Şanlıurfa Mehmet Akif İnan Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde görevli Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Esra Yüksekkaya, Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) 14 Ağustos 2024 tarihinde M-Çiçeği salgınını uluslararası öneme sahip bir halk sağlığı acil durumu olarak ilan etmesi üzerine, virüs ve hastalığa dair açıklamalarda bulundu.
Dr. Yüksekkaya, 2022 yılında dünya genelinde 116 ülkeden bildirilen Maymun Çiçeği vakalarının ardından DSÖ’nün halk sağlığını tehdit eden acil durum ilan ettiğini ancak 10 ay sonra hastalığın kontrol altına alınmasıyla bu durumun Mayıs 2023’te kaldırıldığını belirtti. Ancak 2024 yılı Ağustos ayı itibarıyla vaka sayılarındaki artış nedeniyle yeniden küresel acil durum ilan edilmesinin kaçınılmaz hale geldiğini ifade etti.
Dr. Yüksekkaya, M-Çiçeği virüsünün Orta ve Batı Afrika’nın tropikal yağmur ormanlarında endemik olarak görülen ve zaman zaman diğer bölgelere yayılan viral bir zoonotik hastalık olduğunu açıkladı. Hastalığın ilk olarak 1958’de maymunlarda saptandığını, cilt bulgularının çiçek hastalığına benzemesi nedeniyle “Maymun Çiçeği” olarak adlandırıldığını belirtti. İnsanlarda ilk vaka ise 1970 yılında Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nde görüldü.
Dr. Yüksekkaya, virüsün maymunlarda tespit edilmesine rağmen, doğal rezervuarının maymunlar olmadığını, en çok kemirgenlerden şüphelenildiğini söyledi. M-Çiçeği virüsünün, insan çiçek virüsü ile aynı aileden gelen bir DNA virüsü olduğunu belirterek, hastalığın çiçek hastalığına göre daha az bulaşıcı ve hafif seyirli olduğunu ifade etti.
Afrika’da M-Çiçeği virüsünün hayvanlardan insana bulaşmasının enfekte hayvanların kan, vücut sıvıları, deri veya mukoza lezyonları ile temas veya ısırık yoluyla gerçekleştiğini açıklayan Dr. Yüksekkaya, enfekte hayvanların çiğ veya az pişmiş etlerinin tüketilmesinin de risk faktörü olduğunu belirtti. İnsandan insana bulaş ise yakın fiziksel temasla, özellikle enfekte kişinin deri lezyonlarıyla temas sonucu gerçekleşir. Ayrıca enfekte kişinin solunum salgıları da uzun süreli yüz yüze temaslarda bulaşma riski taşır.
Dr. Yüksekkaya, M-Çiçeği hastalığının ateş, baş ağrısı, yorgunluk, yaygın vücut ağrısı, lenf bezlerinde şişlik ve cilt lezyonlarına neden olduğunu belirtti. Belirtilerin virüsle temastan 1-2 hafta sonra ortaya çıktığını ve ciltteki döküntülerin genellikle yüz, kol ve bacaklarda görüldüğünü ekledi.
Yüksekkaya’nın açıklamasına göre, lezyonlar kabuklanarak iyileşir ve hastalık genellikle 2-4 hafta içinde geçer.
Yüksekkaya’nın açıklamasınn devamı şu şekilde:
M-Çiçeği hastalığının tanısı, PCR yöntemi ile virüsün DNA’sının tespitiyle konulabilir. Ancak virüs kanda çok kısa süre kaldığından, kan örneklerinden tespit edilmesi zordur. Hastalık için yaygın kullanılan bir ilaç bulunmamakla birlikte, bazı antiviral ilaçlar ve çiçek immunglobulini uygulanabilir. Çiçek aşısı, M-Çiçeği hastalığına karşı %85 koruyuculuk sağlamaktadır.
İzolasyon süresi, cilt lezyonlarının ortaya çıkışını takip eden 21 gün boyunca devam etmelidir. Hastane ortamında izolasyon gereken durumlarda, standart enfeksiyon kontrol önlemlerine ilave olarak temas önlemleri alınmalıdır. Evde izolasyon durumunda ise kişinin kendini bir odada izole etmesi, banyo ve tuvaletin ayrılması önerilir. Kişisel hijyenin korunması ve ev eşyalarının temizliği için %60 alkol içeren solüsyonlar veya çamaşır suyu kullanılmalıdır. Daha detaylı bilgiler, Sağlık Bakanlığı’nın 2022 yılında yayınladığı ve Ağustos 2024’te güncellenen M-Çiçeği Rehberi’nde yer almaktadır.